Telefon
WhatsApp
Ayşe Aygün  |  Kant Estetik Yargı Gücünün Eleştirisi
Ayşe Aygün | Kant Estetik Yargı Gücünün Eleştirisi

Kant gençliğinde yazdığı bir yazısında etik ve estetiğin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu düşünüyordu. Fakat daha sonra bu düşüncesi değişti. Etik, insanın eylemlerindeki olumlu ve olumsuz değerlerle uğraşken, estetik ise sanat ve doğadaki güzellik ve yücelikle uğraşır. O halde estetik alanda varılacak yargılarda, genel bir geçerlilik aranır. Baumgarten’in öncülüğünden sonra Kant estetik sorununu ele almıştır. Fakat Kant’ta sorunun ortaya atılışı, doğadaki ya da sanat yapıtlarında ki güzelliği ön planda bulundurmak yerine, insanın yücelik ve güzellik duygusunu yaşamasının düşünce bakımından yapısı ele alınıyordu. Yani, Kant, estetik zevke dayanan yargılar ve bu estetik zevkin getirilerini inceliyordu.

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de sıklıkla Estetik zevk alanında çeşitli düşünce ve görüşler karşılaştırılarak güzel olan ve olmayan hakkında, tartışılır ve sanat eleştirisi yapılır. Estetik zevkin bizden beklentisi; belli bir amaç gütmeden kendi manevi varlığımızda verilen somut nesnenin güzelliğini canlı bir uyuma dönüştürmek ve bu dönüşüm karşısında tehlike ve güvensizlik duygusuna kapılmadan yükseldiğini hissetmek. Kant;  burada güzellikte olduğu gibi sadece biçim değil; garip bir şekilde hiçbir biçimi olmayan, sonsuz ve bilinemez bir şey,bütün kaygıları ve tehlike duygularını bir yana atıp iç varlığımız sanki alt üst ederek devindiğini,dile getirir.Kavranamazlığın yüceliğinin bu yaşanmasında, hiçbir  belli düşünce,hiçbir yasa yoktur. Bütün bu düşünceler doğrultusunda insan devinimlerinin taklit edilemeyeceği kanısına varılır. Taklit edilmeyen ve iç varlığımızın bize sunduğu ruhsal tepkiler sonucunda ortaya çıkan sanat eseri taklitten uzak yaratma gücü ile meydana gelir. Bu güç ile ortaya çıkan sanat eserleri yalnız kendi çağında değil nesiller boyu kişilerde estetik duygusu yaşatıyorsa sanat eseri denilebilir. Kant : “Sanatçı, insanı şaşırtan yaratma gücüyle, yalnız kendi çağına değil, sonraki kuşaklar, sanata açık herkese, örnek alınacak yapıtlar sunar. Orijinal bir sanat yapıtı, insanlara örnek olacak,yolu izlenecek bir yapıttır .Fakat orijinal yapıtı taklit edilirse,yeni doğan yapıt,artık orijinal olmaktan çıkar; onun artık sanat değeri yoktur,sadece bir taklittir.ondaki bir güzellikten,yücelikten söz edilemez.Her sanat yapıtının her stilin kendisine  özgü kuralları vardır,hem de yüksek bir derecede; çünkü hiçbir sanat yapıtı,bir gelişi güzellik, düzensizlik içinde oluşamaz.Bu düzen her yapıtın kendisine özgü bir düzenidir;bunun saptanıp taklit edilmezine olanak yoktur.Yani sanat yapıtının tekliği vardır; hem de en yüksek derecede “sanat yapıtındaki kurallar ve düzen,yaratıcı kaynağın kendisinden gelir,yoksa bilen hesap eden bir anlayışın işi değildir” diyerek düşüncelerini dile getirir

Güzel sanat ürünleri dehanın ürünleridir.“İnsan iç varlığının bir yeteneği olan “deha” sayesinde, doğa sanata kurallar koyar”; yani,”deha” öyle bir yetenektir ki, kendisinde kesin olarak gösterilmeyecek kurallar bulunan  yapıtlar meydana getirir. Yaratıcı insan, sanki çok derinde bulunan ve yapıtlara kurallar koyan,düzen getiren gizli bir gücün geçit noktasıdır.Sanat, verilmiş şeylere yeniden şekil vererek onları akla dayanan manevi varlığa bağlamak,yükselmektir.

                                                       

                                                                               AYŞE AYGÜN 2009

                                                                                         

 

 

KAYNAKÇA:

KANT, Inmanuel Yargı Yetisinin Eleştirisi

TEKLİF FORMU