Telefon
WhatsApp
Ayşe Aygün | Yapısalcılık ve Post Yapısalcılık
Ayşe Aygün | Yapısalcılık ve Post Yapısalcılık

Post modernite ve post yapısalcılık 20.yy.ikinci yarısında batı felsefesine etkili olmuş iki temel eleştirel akımdır. Post-yapısalcılık, aynı yüzyılın ilk yarısında etkili olan yapısalcı düşüncenin kavramlarının eleştirisiyşle temellenirken,postmodernite, 17.yüzyıldan itibaren etkli olan  modernitenin etkisiyle oluşur. Bu iki akım batı düşünme yapısındaki monist ( teklik) dualist ( birbirine karşı çıkan iki kavram,iyilik-kötülük gibi) özne merkezli yapıların  eleştirisidir. Bu anlamda bu iki akımı  keskin çizgilerle birbirinden ayırmak  mümkün değildir( Kılıç vd,2016,ss.534).

            Post yapısalcılık, toplumun,kültürün, dilin ve öznenin yapılar yoluyla anlaşılabileceğini söyleyen 20.yy ilk yarısında etkili olmuş yapısalcı düşünceye karşı çıkıştır. Post-yapısalcılık insan öznesinin eleştirişiyle temellendiğinden özne ve hümanizm felsefi düşüncedeki ayrıcalıklı konumun kökenine yönelik bir sorgulamadır. Bu anlamıyla post-yapısalcılık yapısalcı dilbilimide merkeze alan yazarın,öznenin ve anlamın ölümüdür. Yapısalcılık anlamımetinde göstergelerle saklı görürken ; post-yapısalcılık anlamı, yaratıcı bir edimolarak okuyucu ve metinler arası karşıtlıklı etkileşimle değerlendirir ( Kılıç vd,2016,ss.534).

            Post yapısalcılık bilginin nasıl üretildiğini ,bilginin toplum içerisindeki aygıtlarının sorgulanmasıdır. Micheal Foucault,jacgues Derrida, François Lyotard,Gilles Deleuze  Bu iki akımı karakterize eden düşünürlerdir. Bu filozofların felsefelerini etkileyen ise yapısalcı dilbilm ekolünün kurucusu olan  Ferdinand  Saussure'dir.Saussure dildeki terimlerin anlamlarını nasıl kazanacağı sorusuyla ilgilenir. Saussure konuşan ya da yorumlayan özneden daha çok  dil üzerine odaklanır.Özneyle dil arasıdaki geleneksel ilişkide geleneksel düşünceye meydan okur. Saussur'ün  dilbilim teorisinde göstergeler sistemi ( gösteren ve gösterilen arasındaki ilişki) dilikonuşan özneden bağımsızdır. Özne dilin oluşturucu gücü değildir, özne belli yapılar üzerineoluşmuş dili hazır bulur. Saussure'ün bie diğer özelliğiyse dildeki anlamların artzamalı değil, eş zamanlı bir yaklaşımla oluşturduğudur.  Buna göre anlamlar ne geçmişten  miras alınır nede öznenin yaratımıdır, anlamalr göstergeler arasındaki uzlaşımsal bir ilişkinin sonucudur.

 

Saussure göre sözcuklare anlamaları veren şey; yapı kazanmış bir dil olarak dildir. Bu yapı karşıtlık ilkesinetabidir. Buna göre konuşmacılar,dil ve semantik( anlam nediri inceler) karşıtlıklar yoluyla bir şey ifade edebilmektedirler. Yapısalcı dilbilim kurucusu olan Saussure'ün bu düşünceleri post-yapısalcılığın karşıt yönden temellerinioluşturacaktır. Postyapısalcı düşüncenin problemlerinin anlaşılmasında etkiliolaan filozoflardan birisi Micheal Foucault'dur. Foucault'un özne merkezli düşünme yapısına eleştirisi, politik bir nitelik taşır. Onun felsefesinde modernite ve aydınlanmanın  özneye duyduğu güven yitirilir.Foucault'un  yapısalcılığı  fenomolojiyi (kişinin dış dünyayı kendine göre agılaması) modern öznenin baskı altına alınmasının suçortakları olarak değerlendirir. Ona göre özne sözcüğünün iki anlamı vardır; birine kontrol ve tabi olma yoluyla bağımlılık ve kendi kimliğiyle bir bilinç ya da ben bilgisi sayesinde  kurulan bağlar ( Kılıç vd,2016,ss.535 ).

 

Foucault, öznenin bir iktidara tabi olduğunu ve iktidar tarafından oluştuğunu ifade eder. Foucault'un yapısalcılığa karşı çıkmasının nedeni,ona göre yapısalcılıkta da özneyi iktidar ve otoriter karşıında  uysal nesneler olarak inşa eder. Foucault iktidar ve bilginin iç içe olduğu tezini savunur. Ona göre bilginin hakikatla bir ilişkisi yoktur, bilgi iktidar ilişkilerinin  bir sonucudur. Bilgi ikdidar ilşkilerinin bir sonucudur. Foucault için iktidar:Hukuk,polis,asker ve eğitim gibikurumların ürünüdür. Ona göre  iktidar kendi çıkarlarını hayata geçirebilmek için, başkaları üzerine uygulanan bir araçtır. Foucault'dan sonra pos-yapısalcılık ve post-modern düşüncenin oluşmasına katkıda bulınmuşnbir diğer önemli filozof jacgues Deridadır. Derrida anti-hümanizmi  felsefi bir yol olarak enimseyen bir filozoftur. Batı felsefesi geleneğinin saplandığı öznemerkezli düşünme filozofu rahatsız etmektedir. Derida Saussure'ün gösteren ve gösterilen ayrımında ikinci olan gösterilenin,anlamın gösterenden ,sözden önce geldiğiniifade eder. Bu Derrida'nın 'Differance' teriminde açık hale gelir. Derrida'nın 'Differance' (yapısöküm diye geçer. Var olan anlamalrın ötesinde düşünüp anlamları yeniden okumak. Yapısöküm düşünüldüğü gibi yapı ve anlamaları tamamen değişitrmekdeğil,anlamları varolanın dışında düşünebilme anlamına gelir)  anlamların sonsuz bir şekilde ertelenmesidir.'Differance' ile anlamsabit değil,oluş halindedir.

 

Devamını okumak için TIKLAYINIZ

TEKLİF FORMU