Sanatta bağımsızlığın savunucularından olan Hegel, sanatın sadece var olanı resmetmek olmadığını; varlığın doğa içinden beslenerek derinleştiği, özgürleştiği ve ruhsal bir doyuma ulaştıktan sonra kendisinde bıraktığı izlenimleri aktarmanın bir yolu olduğunu düşünür. Hegel; “Bizim objelere yönelik tutumumuzun, o objelerin güzelliğiyle belirlendiğini söyleyemeyiz; fakat öznel güzelliği oluşturan şeyin, bizim objeyi değerlendirme biçimimiz olduğunu söyleyebiliriz.” “Sanatın doğayı beceriyle taklit etmekten başka amaçları vardır. Eğer sanatın tek amacı doğayı taklit etmekse, sanat kibirli ve boş bir şeydir demektir. İnsanın zevki kendi derinliklerinden çekip çıkardığı şeylerde araması daha uygun olur.” diyerek düşüncelerini dile getirir.
Sanatın, özgür ve bağımsız olduğunda gerçekten sanat olduğu düşüncesini benimsediğimizde, aynı zamanda Sanatın bizim hoşumuza giden özgürlük niteliği olduğunu da kabul ederiz. Üretimde bize yol gösteren hayal gücü, düşünsel devinimler, derinliği ve sınırsızlığı ile doğadan daha özgür ve daha zengindir. Düzenliğin ve zorunluluğun dünyası olan doğanın aksine, zihin dünyası, özellikle de hayal gücü, rahatlığın, özgünlüğün, anlık keyifliliğin ve düzensizliğin dünyasıdır. Sanat, bilime ve kurallarına karşı çıkan, gelişim, oluşum değişim ve üretim sürecinin zaman ve mekânını kendi belirleyen, sınırları olmadan, sınırsızlığın içinde var olan sonsuz bir alandır. Sanatı sadece zaman doldurmaya yarayan basit bir zevk aracı olarak görürseniz, bağımsız bir sanat yerine nedenselliğe bağımlı, bir sanat ile karşılaşırsınız. Hegel, sanatı temsil edici bir etkinlik olarak almamaktadır. Hegel’e göre sanatsal etkinlik ürettiği görünüş aracılığıyla anlamı görünebilir kılmaktır. Sanatı bir kopya olmaktan uzaklaştıran nokta budur. Çünkü sanat içeri oluştururken yinelemenin işe yaramayacağını düşündüğü öğeleri, bir yana bırakır, yeniden üretmez. İste sanatın özgünlüğü buradadır.
Sanat, insanoğlunun duyusal devinimler sonucunda elde ettiği eserdir. Bu nitelendirme ile sanat eseri doğa ürünü olmaktan uzaklaşır. Sanat, insan etkinliği tarafından meydana getirilirken bir amaca sahiptir. Sanat eseri özünde, insanın kavrayışı, özellikle duyularla kavranması için yapılmıştır.
Sanat yapıtının salt varoluşu kopya etmediğini söyleyen Hegel ; en gerçekçi sanat yapıtında bile figüre dönüşen ipek ve yünden dokunmuş kumaştan yapılan bir iş, aslında renk ve ışıktan başka bir şey olarak görünmez. İpek ve yün olarak algıladığımız aslında ışık ve gölgeden başka bir şey değildir. Resim kendi dışında bir hakikati temsil etmiyor, tersine resimde belirtke ve anlam birleşiyor. Resmin hakikati, konusu olan salt var oluş değil, salt varoluşun hakikati, onu görünüşe dönüştüren, onda bulunan ve anlamı gizleyen ayrıntıları, ayıklayan seçen ve yeniden biçimlendiren resimdedir. Sanat yapıtı varoluşu idealleştirerek onun hakikatini açığa vurmak olduğunu söyler.
Sanatın, felsefi incelemeye konu olması kaçınılmazken, bilimsel incelemeye uygun bir konu olmadığı kanısına varılır. Bu düşünce biçiminin oluşmasının sebebi, sanat, güzelliği duyuya, duyguya, sezgiye, hayal gücüne sunar. Sanatsal etkinliğin ve ürünlerin kavranması bilimsel düşünmeden başka bir alanın konusu olmalıdır. Sanat güzelliğinde zevk almamızı sağlayan yegâne neden üretimin ve şekillenmelerin özgürlüğüdür. Sanat eserlerinin algılanmasında olduğu kadar üretilmesinde de kural ve düzen yoktur. Eserlerin var olmasında önemli rolü olan bu yokluk, yasaya uygunluğun zorunluluğu ve düşüncenin olumsuzluğu yerine, sanat biçimlerindeki huzur ve canlılığı yansıtır. Sanat eserinin beslendiği kaynak, düş gücünün özgün etkinliğidir. Bu özgür hareketlilik ile düş gücü, kendi imgelerini doğaya sunarken, imgelerle sınırlandırılmış dünyasından daha zengin ve özgürdür. Yaratıcı hayal gücü ile insan, üretimde, bitmez tükenmez ve ölçülemez bir doluluğa sahiptir. Sanat, kavramlara yüklediği anlamlarla zenginleşir. Aksine bilim ise, biçimi bakımından ayrıntılar ile soyutlama yapan düşünme ile bağlantılı olma durumundadır. Bunun sonucu şudur ki, anlık devinimler sonucu var olan hayal gücü, yani sanatsal etkinlik, bilimden dışlanmış olarak kalır. Bilim içeriği bakımdan önünde zorunlu olan şeyle meşgul olur. Sanat ise insanoğlunun var olmayanı var ederek ürettiği gerçeklikle meşgul olur.
Ayşe AYGÜN / 2018
Kaynakça;
Sanatçının Atolyesi; Düşünce Sanat Kültür Seçkisi
Frango,France. Sanat, Çeviri: Özcan Doğan
Tülin Bumin, Hegel
Georg Wılhelm F.Hegel, Estetik Çeviri: Taylan Altuğ-Hakkı Hünler
- Etiketler:
- Ayşe Aygün
- hegel
- Sanat
- Sanatsal Makale