Sesinin rengiydi seni vazgeçilmez kılan. Her kırgınlığımın kayıtsız bozuluşu. Yok sayan uzaklığı, geçişi kolay kıldığını sandığım mevsimleri. Yine saymadan geçemiyorum varlığının olmadığı günleri. Yokluk vurguları uzundu çünkü. Ve ben vurgulara vurgundum; yokluk, var olmayış, özlemler ve paylaşılmayan günlerdi aslında beni vuran. Suçumsa sevgiyi bu vurgularda aramaktı.
Ben hep kaybettim !
Ben hep kaybettim diye başladığım için vurgunlarda bitiyorum beklide. Hiç kimse gibi sende olmayacaksın. Vazgeçilmezliğin kesintisiz yaşatılırken sen olmayacaksın.
Günlerdir şehrimde yoksun, meğer ne zormuş hazretinle aynı şehirde yaşamak, dost olmak, ekmek yemek, sızlanmak, tuz asmak,yuva kurmak, eş olmak, sarılmak, aynı yatağı paylaşmak,uyumak,uyanmak… Ardından sesinin güzelliğiyle aydınlanmak. Aydınlığın adını sen koymak. Oysa aydınlık ulaşılmayan özgürlük değimliydi?
Ellerim terliyor, dişlerim sızlıyor, saçlarım dökülüyordu. Yüreğimdeki basık ağrılar bunaltıyordu beni sıcak mevsimlerde. Yükleniyordum tek sığıntım olan yaşanmışlığımıza. Aynı şehri paylaşırken çekilmez olan hasret, uzaklıklarla alışkanlıklara dönüşüyordu. Ardından hasret alışkanlıkla bitiyordu. Aşkta! Ben bitiyordum, sen bitiyordun, aşk bitiyordu. Savrulmaz olan korkular kendini boşluklara bırakıyordu. Tutunamayışımın sorgusuz sebebi hasretle başlamaktı sonsuzluğuna inanmadığım aşka. Ve yine boğuluyordum kendi denizlerimde, hissettiğim bütün o yoğunluğun geçiciliği seriliyordu önüme. Bildiğim bütün doğrular yarım kalıyordu Ben doğrularımı ilerlemeden sürdürüyordum. Sen doğruydun ilerlemeden sürdürülüyordun bende. Yalan değil ne hasretini ne de seni yok edebildim.
AYŞE AYGÜN /2001
- Etiketler:
- Ayşe AYGÜN Deneme 13 (2001)