Biliyordum, bir gün hoyrat bir rüzgâr esecek ve sen görünmeyeceksin günümde. Kendimi hazırlamıştım buna. Bütün büyük aşların sonunun yaşanmışlığı gibi yazılmış olan bir karanlık vardı ve ben çekmeliydim bunu. İtirazım olmamıştı çekmiştim sonuçta. İlk yağmuruydu bu sonbaharın, ilk yağmuru ilk sensizliğiydi gözlerimin. Oysa dün yanımdaydın, yanımdaydı gözlerin.Sensiz geçirilen uzun mevsimler sonunda ilk uzun boyutlu tutuşuydu, gözlerini gözlerimin. Şimdi yoksun bu o kadarda vurmuyor beni. Çünkü dün bir ömre bedel bir görüşme gerçekleştirdik seninle, hiç kimseden korkmadan, kimseyi umursamadan, birbirimiz siz geçirilen 8712 saat sonunda birleşmişti ellerimiz “Merhaba” ve “güle güle” sözlerini sarf ederken gerçekleşen 3-5 saniyelik tutuşlarla …
Bir ateş var içimde. Öylesine sıcak, öylesine büyük ki, hiç sevmediğim bu kentin, ıslak kaldırımlarında gezinmeme rağmen sönmeyen. Adı sen olmalısın bu ateşin sönmeyişinin, bunca zaman kendi kendimin yok oluşlunu izlerken, geri dönebilir miyim hayata sence adı sen olmasan.
İşte bahsedilen sonbahar geldi, yaprak hışırtıları ile dans ediyor duygularım. Kısa bir süre sonra dökülecek yaprak hışırtıları ile. Sende dinliyor musun ışığın gibi süsleyen bu melodiyi? Dans ediyor mu seninde duyguların benim gibi.
Şimdi senle dolu bir hayat sundun bana. Nefes almanın, konuşmanın ve geçirilen zamanların anlamsızlığının bittiği bir hayat… İşte küçülen yüreğimin büyüyüşü,işte ayak sesleri yüreğimin ve içimdeki çocuğun ; uyuyan çocuğun sevinç çığlıkları ile bedenimi harekete geçiren ruhum ve sen ve ben ve kabına sığmayan ince düşüncelerim..
AYŞE AYGÜN/ 1999
- Etiketler:
- Ayşe AYGÜN Deneme 4 (1999)