Silinmeyen bir şeydin sen,
Kan kırmızı tadındaydı sevdan,
Aşkın canını acıtacak kadar imkânsızdın
Ve imkânsızlıklarımı öncesi olan gerçeklerim gibi benimsetiyordun sen
Güçlüydün,
Güçsüzdüm sana kaşı
Kimdin sen; hangi şehrin ürkek çocuğuydu yüreğin kimdin ve ne işin vardı benim yüreğimde?
Kimsenin giremediği bu şehre nasılda böyle rahat giriyordun,
Yazgım diyebilecek kadar yakın, yazgısızlığım diyebilecek kadar uzaktın Çelişkilerimi çekiştiriyordun ha bire kendine
Susmamı ve kabullenmemi kolaylaştırıyordu cesaretin
Yaptığım onca muhasebenden sonra yine çıkışı kendine bağlatıyordun, Bağlandığım bir şeydin sen
Ekmek gibi... Su gibi... Nefes gibi... Zorunlu bir alışkanlıktın alışkanlığımdın.
Öylesine gerçek ve içten yaşatıyordun ki beni çekemiyordum kendimi senden,
Öyle bir ben yaratıyordun ki benden vazgeçemiyordum yarattığın benden. Beklentilerimi erteletiyordun hep bir ertesi güne yinede vazgeçemiyordum senden
Vazgeçilmez bir şeydin sen...
Vazgeçilmezimdin .
AYŞE AYGÜN / 2003